Başlamak!
Tek bir kelime sadece, başlamak. Neye olursa olsun sadece başlamak. Uyanmak gibi, yemek yer gibi, işe gitmek gibi, eve gelmek gibi, oturmak gibi, hayal kurmak gibi, sadece başlamak. İhtiyacımız olan yegane şey başlamak. Üstelik korkarak, çekinerek, tedirginlikle başlamak. Tekrar tekrar başa dönmeyi göze alarak başlamak. Yanlışlarla, eksiklerle başlamak.
İnsan, doğası gereği yarını meçhul bir varlıktır. Dün bitti, bugünü yaşadık ve yarın ne olacağı bilinmez. O halde bugün başlamak ve bugünü sürdürmek zorundayız. Ünlü devlet adamı ve Romalı filozof Seneca, Paulinus’a ithaf ettiği Yaşamın Kısalığı Üzerine adlı eserinde,
Birçok kişinin şöyle dediğini işiteceksin: “Elli yaşına gelince inzivaya çekileceğim, altmışıncı yaşım beni tüm yükümlülüklerimden azat edecek.” Peki, daha da uzun yaşayacağının güvencesini nereden alıyorsun? Bunu planladığın gibi olmasına kim izin verecek? Yaşamının geri kalan kısmını kendine ayırman ve iyi bir zihin yaratmaya sadece hiçbir işin yapılamayacağın bir dönemini adamak seni utandırmıyor mu? Son verilmesi gerektiği zaman geldiğinde yaşama başlamak için artık çok geçtir! Tüm planları ellinci ve altmışıncı yaşlara kadar ertelemek ve az kişinin ulaştığı bir noktada yaşama bağlanmayı isteyerek ölümlülüğü unutmak ne büyük bir aptallık!
Seneca ertelemenin bir aptallık olduğuna vurgu yapıyor açıkça. Yapmak istediklerimizi erteledikçe aslında yapacaklarımızı değil, yapmak isteğimizi erteliyoruz. Ertelemek kimisi için daha iyisine ulaşana kadar yapmamaktır. Kimisi içinse zaten yapamayacağı endişesiyle kendinden gizleme metodudur. Halbuki isteklerimizin kalitesini biz belirleriz. Hayatın içerisinde her şey mümkün olduğu gibi iyi ve kötü de, güzel ve çirkin de, tam ve eksik de mümkündür. Önemli olan onların varlığıdır. Yaşamın içerisinde güzel varsa, o artık vardır ve olmuştur. Yaşamın içerisinde çirkin varsa, o artık vardır ve olmuştur. Uzun lafın kısası bütün mesele var edebilmek. Elbette kimisi var edebilmek kelimesine de takılacak ve -var etmek Allaha mahsustur- diyecek. Varsın, öyle desinler. Onlarında var oldukları bir gerçek, bizimde.
Sadede gelelim mi? Lafı eğip bükmekle, örnek vermekle, süslü cümleler kurmakla olacak iş değil. Başlamak gerek. Başlamak gerek. Başlamak gerek.
Niyeti edilmiş her işin kuvveti arkadan gelir, vesselam.